Brezilya

Brezilya
  • 2014-03-06

“Brezilya” ismi, buraya ilk gelen Portekizlilerin bu topraklarda buldukları özsuyundan kırmızı boya elde edilen “Pau Brasil” ağacına binaen verilmiş . 
 
 
200 milyon nüfuslu Brezilya toprakları alan olarak, Güney Amerika Kıtası’nın yarısını kapsıyor. Bu toprakların önemli kısmı da yağmur kaynağı ormanlarla kaplı (yağmur ormanları). Dünyaya yağan yağmurların yarısını sözünü ettiğimiz yağmur ormanları çekiyor. Dünyanın akciğeri olarak kabul edilen bu ormanların korunması, kıyıma uğratılmaması büyük önem taşıyor. Bu ormanların kuzeyde kalan kısmının içinde, bir boydan bir boya (batıdan doğuya) 6.400 km. uzunluğuyla Amazon Nehri akıyor. Amazon ismi, Yunan mitolojisindeki savaşçı kadınların adından geliyor. Nehrin Atlas Okyanusu’na döküldüğü yerde 200 km. uzunluğu, 250 km genişliği olan bir haliç oluşmuş.
 
 
Brezilya tıpkı ABD’deki gibi eyaletlere bölünmüş. 26 eyalet var. Her eyaletin kendi parlamentosu, yürütme organı ve mahkemeleri var. Merkezi yönetim ise başkent Brasil’de bulunuyor. 
 
Portekiz’in kolonisi iken 1822’de bağımsızlığını kazanmış. Tarihi boyunca İspanyol, Fransız, İngiliz, Amerikalı da bu topraklarla ilgilenmiş, bu topraklarda etki alanı oluşturmaya çalışmış. Bağımsızlığını kazandıktan sonra da tıpkı bizde olduğu gibi askeri darbelerin biri diğerini izlemiş. 1932 yılında bir iç savaş yaşamış. Özellikle 1965-1985 yılları arasında askeri darbeler sık sık tekrarlanmış.
Bizim programımızda 26 eyaletten iki tanesi olan Rio ve Sao Paolo gezileri var.
 
 
6) Atlas Okyanusu’nun Doğayla Kucaklaştığı Şehir: Rio de Janeiro
 
Rötarlı varışımız Rio’da programlanan şehir turunu da kısaltıyor. Dışardan bakınca Okyanusla bağlantısı yok görünen Rodrigo de Freitas Gölü’nün hemen yanına inşa edilmiş havaalanına iniyoruz. Yani inen uçakların frenleri tutmazsa pistin sonu suyun içine gidiyor! 
 
“Rio de Janeiro”, “Ocak Ayı Nehri” anlamına geliyor. Burayı keşfeden Portekizli kaşif Okyanusla iç içe olan şehri görünce bir nehrin olduğunu zanneder ve aylardan ocak ayı olduğu için buraya “Ocak Ayı Nehri” ismini verir. İsim o zamandan bu yana öylece kalır. Oysa burada bir nehir yoktur. Vadi içine Okyanus’un derinlemesine girmesi söz konusudur. Okyanus’la kara parçasının kaynaşması, iç içe girmesi istisnai bir doğa güzelliği oluşturmuş. Rio’ya dünyanın en güzel şehirlerinden biri olması ünvanını vermiş. Dışardan Okyanusla bağlantısı yok görünen gölün suyunun tuzlu olması, yer altından Okyanusla irtibat halinde olduğunu gösteriyor.
 
 
Düzenli, geniş planlanmış caddelerden geçiyoruz. Dünyanın en büyük stadyumu olan Maracana Stadyumu’nun önünden geçiyoruz. Şehrin ünlü plajlarından biri olan Copocabana Plajı’nın hemen dibindeki otelimize getiriliyoruz. İncecik kristal misali kumları olan plajda genç oğlanlar, kızlar ayak voleybolu oynuyorlar.
 
7) Corcovado (Kambur) Tepesinde
 
Rio’nun nüfusu 6 milyon gibi. Şehir turunun en önemli durağı dünyanın en büyük İsa heykellerinden birinin bulunduğu Corcovado (Kambur) Tepesi. Burası 2007 yılında yeni dünyanın 7 harikasından biri olarak seçilen tepe. Tepe kamburlu görüntüsünden dolayı bu adı almış. 710 m. yükseklikteki tepeye bir fünikülerle çıkıyoruz. Orada bindiğimiz bir asansör bizi heykelin bulunduğu zirveye çıkarıyor. 
 
Mahşeri bir kalabalık var. Her milletten insanın olduğu bu muazzam kalabalık içinde seyir yerlerinde boşluk arayıp Okyanus’la iç içe girmiş Rio’yu seyrediyoruz. Hemen üstümüzde yönü Riolulara dönük kollarını açmış adeta “sizi seviyorum, beni unutmayın, günah işlemeyin” diyen 38 m. yüksekliğindeki İsa Heykeli’ni seyrediyoruz. Önünde fotoğraflar çektiriyoruz. 
 
 
İspanyol rehberimiz Fernando’nun elinde taşıdığı Türk bayrağını da alıp dalgalandırıyoruz. Bu halimizle inip çıkan tüm insanların dikkatini çekiyoruz. 25 kişiyiz. Bu tip Türk gruplarının yurt dışı gezilerine Türk bayrağının eşlik etmesi ülkemizin tanınması adına çok faydalı olurdu diye düşünüyorum. Arkadaşlarım bu düşüncemi onaylıyorlar. Aslında tura çıkan rehberler için böyle bir genel kural koyulabilir. Onlar ellerinde grubu yönlendirmek ve bir araya toplamak için bir işaret taşıyorlar. Ekin Hanım’ın elinde bezden yapılmış uzun saplı bir papatya çiçek vardı. Bunun yerine Türk bayrağı taşıyabilirdi pekala... 
 
8) “Riolular Hırsızlık Yapmayın”
 
Corcovado Tepesi’ne İsa Heykeli’nin dikilmesinde kilise öncülük etmiş. Kiliseye göre, Rio şehri her geçen gün daha çok günah batağının içine gömülmekte... Fuhuş, uyuşturucu, alkol, hırsızlık... Riolulara her sabah kalktıklarında kötülüklerden arınmalarını, iyi insan olmalarını hatırlatacak bir güçlü işaret lazım... Bu düşüncelerle Rio’nun her yanından görülen en yüksek tepesine bu heykel dikilmiş.
 
Rehberimiz, hırsızlığın dünyada en yaygın olduğu ülke olarak anlattı Brezilya’yı bize. “Aman dikkat, çantalarınıza... bunlar haberiniz olmadan böbreklerinizi bile yürütebilirler...”. Ekin Hanım’ın sık sık yaptığı bu uyarılar üzerine ben de otobüs içinde, mikrofonu elime alıp okuduğum bir yakıştırmayı naklettim arkadaşlara:
 
 
Bir küçük uçakta Fransız, Amerikalı ve Brezilyalı seyahat etmektedirler. Bir ara Fransız kolunu pencereden dışarı uzatır ve:
 
-“Arkadaşlar şu anda Fransa üzerinde uçuyoruz” der.
 
Arkadaşlarının nerden anladın sorusunu “çünkü elim Eyfel Kulesi’ne çarptı” diye yanıtlar.
Bir müddet sonra Amerikalı kolunu pencereden dışarı uzatıp “şimdi Amerika üzerinde uçuyoruz” deyip gerekçesini de “elim özgürlük heykeline çarptı” diye açıklar.
Daha sonra Brezilyalı kolunu uzatır ve “Brezilya üzerinde uçtuklarını” söyler. Arkadaşları aynı soruyu sorarlar:
 
-Nerden anladın?
 
-Nerden anlayacağım, kol saatimi yürüttüler namussuzlar!
 
Hırsızlığın boyutunu Brezilyalı rehberimiz Fernando da anlatmıştı zaten yaptığımız sohbette. Solcu hükümetin büyük hırsızlıklar, yolsuzluklar yaptığını, bundan dolayı bu hükümeti değiştirmek istediklerini söylüyordu. “Hangisiyle değiştireceksiniz” soruma ise “rengi hiç fark etmez, hırsız olmayan hangisi ise onunla değiştireceğiz” diye cevaplamıştı.