13. İsfahan’dan Tahran’a Doğru
Pazartesi başlayan turumuzun 6. gününe geldik. Yani Cumartesi günündeyiz.
Turumuzun sonuna doğru yaklaşıyoruz.
Mollalar şehri veya İran’ın dini merkezi olarak kabul edilen Kum’a girişimiz öncesinde trafik polisi durduruyor. Detaylı bir sorgulamanın ardından şoforümüz Ali’nin 3 saatten beri dinlenmeden araba kullandığını ve şimdi araba kullanmadan yasaklı olduğunu tespit ediyor sıska polis. Sonuç 40 $ trafik cezası, artı şimdi onların verecekleri ve arabayı kullanacak olan şoförün ücreti.
Bizim şoför Ali’nin koltuğuna, Kürt kökenli olduğu anlaşılan kapkara bıyıklı bir adam oturuyor. 300-400 metre gibi sürüyor arabamızı. Orada duruyor, parasını alıp iniyor. Yerine tekrar kendi şoförümüz oturuyor ve devam ediyoruz. İstedikleri 40 dolar trafik cezasını 20 dolara hallettiklerini, bindirdikleri şoföre de 20 dolar verdiklerini söylüyor rehberimiz.
Kendi şoförümüz üzgün, bunalmış bir vaziyette. Ter içinde. Çünkü bir hayli tartıştı polislerle. Çocuğa sıkıntı etmemesini, cezaları bizim karşılayacağımızı söylüyoruz.
İmam Humeyni'nin mezarı
14. Kum
İmam Humeyni’nin yetiştiği şehir.
Kutsal Kent Kum’da Hz. Masume Türbesi. Hz. Masume İmam Rıza’nın kız kardeşi. Oradaki atmosfer bir bambaşkaydı. Devasa bir cami. İçinde geniş bir avlu. Sonra salonlar, koridorlar, ibadet edilen yerler. Bu yol bizi Hz. Masume’nin mezarına götürüyor. Ziyarete gelenler arasında kadınların sayısı daha fazla gibi sanki. Kucaklarında çocuklarıyla gelenler var. Onların arasında çok sayıda ağlayanları ve gözyaşı dökenleri görüyoruz. Bazılarının hıçkırıklarını işitiyoruz. Türbenin etrafında dönenler ellerini sürüyorlar, her bir yanını öpmeye çalışıyorlar.
Vaaz veren hocayı dinliyoruz, dinleyenler ağlıyor. Biraz sonra bizzat anlatan hoca ağlıyor. Niye ağlıyor? Hüseyin’in şehit edilmesine ağlıyor. Ali’nin öldürülmesine ağlıyor. Hz. Muhammed’in kızı Fatma’ya ağlıyor. Açıkçası benim de içim burkuluyor, duyduklarım ve gördüklerimden sonra. “Bu acı diyorum Allahım bu kadar yıllar sonra hala unutulmaz mı? Bu kadar sürer mi?” “Yoksa bu acı İran Devletini ve birliğini ayakta tutmanın temel yolu olduğu için mi sürdürülüyor?”
İmam Humeyni’nin (1902-1989) mezarı: Tahran-Kum yolu üzerinde. Devasa geniş bir alan üzerine oturtulmuş kompleks. Burası bir mozole, bir eğitim yeri, bir ibadet yeri. Her şey var. Polis kontrolü altındaki kapılardan geçip mezarın bulunduğu alana varıyoruz. Camekanlar içinde Humeyni yatıyor. Yanında genç yaşta ölen çok sevdiği oğlu. Açık alanda bulunan mezarların, eşi ve diğer yakınlarına ait olduğunu öğreniyoruz. Namaz kılanlarla mezarlar yan yana, iç içe. İbadet edilen bu salonda mezarları arkamıza aldığımız vakit karşımızdaki duvarda tavandan aşağıya Humeyni ve oğlunun büyük boy posterleri asılı. Çıkıyoruz. Çıkış tarafındaki salonda iki yurtsuz insanın battaniyelere sarılmış uyumakta olduklarını görüyoruz.
Hz.Masume'nin Türbesi