Bilmediğimiz en batımız Fas 9

20 ocak 2012  ESSAURE 

Suvayr veya Essaouira  eski adıyla Mogador veya Mogadore, Marakeş'e 250 km batıda okyanus kıyısında 100 bin nüfuslu bir şehir. Şehirde tarih öncesi zamandan beridir yerleşim bulunmaktaymış Ayrıca şehrin merkezi UNESCO Dünya Miras listesinde, körfezin kıyısında bulunduğunu öğreniyoruz.

Yolda giderken Fas kırsal hayatı hakkında da gözlemde bulunma imkanı yakaladık. Zeytin ağaçları adeta coğrafyanın doğal bitki örtüsü .Akdeniz ülkelerinin coğrafi yapısına sahip.Çok dağlık değil engebeli verimli topraklara benziyor.mezra benzeri yerleşim yerleri gözüküyor yol boyu.

Essaure'ye yaklaştıkça Argan denen zeytine benzeyen bir ağaç türünün buranın ekonomisi üzerinde bayağı etkili olduğunu öğreniyoruz. Bu civardaki köylerin kooperatifler kurarak Argan ürününü ekonomik bir değer haline getirdiklerini görmeye başlıyoruz.Nitekim yol üzerinde  bunlardan birine giriyoruz.İçeride kadınlar argan yöresel olarak dan nasıl yağ çıkardıklarını gösteriyorlar.Bir tarafta da teşhir ve satış bölümü bulunuyor.ikramlarda bulunuyorlar. Kozmetikte, yemeklerden kullanılan kremi yapılan bu ürünlerden biraz almaya çalıştık.Sonraları her yerde dikkatimizi çekecek bu ürünleri biraz pahalıya aldığımızı geç fark ettik. Hatta bazılarımız başka yerlerden daha ucuza alarak toplam maliyeti düşürmeye çalıştılar. Dünyaca ünlü güzellik kozmetik firmaları ARGAN'lı üretimlere başlamışlar.
Şehir uzaktan görünmeye başladı. Seyir terası gibi noktadan fotograflar çektik. Günlerden Cuma idi.
 


Rehberimizden bizi Cuma kılınabilecek camii varsa götürmesini istedik. Şehrin tarihi merkezine girince minibüsten indik tarihe tanıklık eden daracık sokaklardan geçerek dışarıdan cami olduğu pek belli olmayan kapıdan girince tarihi bir caminin içinde bulduk kendimizi. Kutubiye Camisinde de görmüştük burada da aynı şekilde caminin ortasında  bir boşluk vardı. Daha doğrusu üstü açık tabanı taş döşeli  ve camlarla camiden ayrı bir havalandırma  bölümü gibi bir yer. Caminin mihraba yakın sayılabilecek bir yerinde ortada büyük bir sehba, üzerinde Kuranı Kerimler değişik mahalli ağızla Kuran okuyan 5-10 kişi... İlahi okuma tarzında  ezan okununcaya kadar hepsi ahenkli bir şekilde ve aksama olmadan Kuran okudular. Ezan okunmaya başlanınca imam geldi ve doğruca minbere çıktı. 3 kez ezan okundu. Sünnet kılınmadan imam hutbe için ayağa kalkınca minberin yanındaki bir vatandaş imamın eline uzun bir asa verdi. Hutbe boyunca uzun asa imamın elinde idi. Hutbe bitip imam mihraba yürüyünce  minber  birkaç kişi tarafından itelenerek aradaki bir yere kondu.bizdeki gibi sünnet kılma alışkanlığı olmadığından farzdan sonra çıktık.

Öğle yemeği için limanda bulunan bir lokantayı tercih etmiş rehberimiz. Mekân Atlas okyanusunun kıyısında manzarası şahane bir konum. Ama lokantanın tuvaletine girmemizle  çıkmamız bir oldu. hijyen sıfır. Bizde iyice işkillendik. bardakları ve çatalları yanımızdaki kolonyalı mendille silmeye başladık. Balık çorbası ve balık karışık tercih ettik. Çorbayı pek sevmedik ama deniz ürünleri tabağı güzeldi. Arkasından yediğimiz meyve salatasını  da beğendik. Hatta dönerken bu yemek hatırına rehberin bazı kusurlarını bile görmezlikten gelebiliriz dedik.
 


Tarihi kaleyi, kaleye çıkarken daracık sokaklardaki değişik el işleri satan dükkanları gezdik. kalenin burçlarında sıra sıra duran onlarca top, adeta ateşlenmeye hazır gibiydi. Kale civarı turizme yönelik el santlarının üretilip satıldığı dükkanlarla sıralı idi. Gezerek Essaure nin merkez çarşısına ulaştık. Bir saat serbest zamanda merkezdeki dükkanlarda alış verişe devam ettik.Hasip abi ve sefa nerde körük buldularsa aldılar.Pazarlık yapmayı iyice kıvırmaya başladık. Ne istedilerse yarısından aşağı bir fiyatla başlıyor.Neredeyse yarısına alıyorduk.Ben biraz abartmış olmalıyım ki satıcı kızgın bir tavırla Berberi diye seslendi bana.Sonra rehberimize sorduk adam hakaret mi etti ne diye.Meğer burada berberiler cimrilikleri ile meşhurlarmış.

Hava kararmaya başlarken meydanda tekrar buluştuk ve Marakeş'e dönmek üzere minibüse bindik. 3 saate yakın bir yolculuktan sonra otelimize geldiğimizde akşam yemeği vakti geçmek üzere idi. Minibüste rehberimizden bizi akşam bir nargileciye götürmesini istedik. Rehberimizin götürdüğü ve oraya göre nezih bir mekan olan ancak bizim ülkemizdeki nargile mekanlarına göre çok sıradan olan bir mekanda Marakeş'in üzümlü nargilesinin tadına da bakmış olduk.