Gezimize İstanbul'dan katılan Kasım Turhan, Umut Küçük ve Faik Duru da bize eşlik etti. Şehirlerarası yolları, bizim 30 – 40 sene önceki yollarımız gibi. Gidiş ve geliş birer şerit. Rehberimiz ‘5-6 saatlik yolumuz var’ dedi. Sabah erken saatte, çok sayıda insanın yürümekte olduğunu görünce ‘spor mu yapıyorlar?’ diye sorduk rehberimize. Güldü, ‘ne sporu insanlar aç, yürüyerek işe gidiyorlar’ dedi. Yol kenarları alabildiğine toprak yığınlarıyla dolu. Yollarda kaldırım yok. Bu görüntülerle Nairobi’den ayrıldık.
İlk gözlemlerimizi, altı saatlik yolculuk boyunca yol üzerinde durduğumuz üç dört dinlenme tesisinde bulunan satış mağazaları ve çay -kahve salonlarında yaptık. Hayat çok çok pahalı... Çay, kahve, kola ve küçük su 2 dolar. Yabancılar alışverişi dolarla yapıyor. Küçük bir hediyelik eşyanın fiyatı ise 10 dolardan başlıyor.
Altı saatlik çok yorucu bir yolculuktan sonra safari bölgesi Masai Mara’ya ulaştık. “Masai Mara National Reserve” Kenya’da gezilecek yerlerin başında gelmekte...
Kenya’nın en önemli milli parkı. Ayrıca dünyanın en önemli safari merkezlerinden birisi. Tanzanya sınırında bulunuyor. Hatta, Tanzanya’daki Serengeti milli Parkı ile iç içe. Bu iki park ortalama 16 bin kilometrekarelik alana sahip. Büyük göç olarak bilinen olay işte burada gerçekleşiyor.
Bu bilgileri öğrendikten sonra milli park içindeki iki gece konaklayacağımız (dağlık alanda) otelimize eşyalarımızı bırakıp öğle yemeğinden sonra, leopardan çitaya, fillerden gergedanlara, zürafalardan farklı antilop çeşitlerine ve sayısız kuş türüne ev sahipliği yapan içinde bulunduğumuz Masai Mara’da ilk safarimize başladık.
Çok yoğun olmasa da ilk günkü kısmetimize; zürafalar, gergedanlar, yaban domuzları ve değişik kuş türleri düştü.
Heyecan dolu günün sonunda otelimize döndüğümüzde epey bir yorgun olduğumuzu hissettik. Yemekten sonra bungalov evimizde (otel) istirahate çekildik. Hemen hatırlatalım; burada rahat bir uyku çekebilmeniz için sinek savar ilaçlar sürmeniz ve yataktaki cibindirliği açmanız gerekiyor.
Kahvaltının ardından erken saatte safariye başlıyoruz. Şoförümüz ve aynı zamanda yerel rehberimiz Felix çevreye öyle hâkim ki, nerede hangi saatte hangi hayvanların olduğunu çok iyi biliyor. Telsizden de yardım alan rehberimizin stabilize yoldaki hızlı sürüşü herkesi önce korkuttu. Ancak coğrafyaya ve yola hakimiyetini öğrenince rahatladık. Sonra da alıştık.
Diğer araçlarla telsizle iletişime geçip büyük göçün nerede olduğunu öğrenen şoför hemen direksiyonu çevirip oraya doğru hareket ediyor. Vahşi hayatı görünce, her safarinin beraberinde büyük bir risk taşıdığını da anladık. Riski minimuma indirmenin tek yolu kurallar uymak ve dikkatli olmak. Safari boyunca araçtan inmek de yüksek sesle konuşmak da yasak….
Şansımız yaver gidiyor ve bir çita ile karşılaşıyoruz. Çita yanındaki dört yavrusu ile sinmiş avını gözetliyor. Biz de olabildiğine yaklaşıyor ve depara kalkacağı anı bekliyoruz. Sessizlik had safhada… Çita avına odaklanmış durumda.
İleride, 500 metre ötede bulunan ceylan sürüsünü gözetliyor. Pusuda 20 dakika bekledikten sonra çita harekete geçiyor. Önce yavaş ilerliyor akabinde şimşek gibi fırlıyor avına doğru. Ama başarılı olamıyor. Kıl payı kaçırıyor avını. Ve çita koşmayı bırakıyor gerideki yavrularının yanına dönüyor. Rehberimiz, ‘çita bir defa depara kalktıktan sonra yeniden koşamaz, dinlenmesi lazım tekrar koşması için’ diyor. Çita yavrularını yanına alıp etrafı izlemeye başlıyor, biz oradan ayrılıyoruz. Heyecan yaşanmaya değerdi…
Konya'dan Kenya'ya videosunu izlemek için
tıklayınız