BÖLÜM 6: 15 evlilik, 105 çocuk… ‘Masai Kabile Reisi’

Sabah kahvaltıdan sonra toparlanıp Kenya’nın başşehri Nairobi’ye gitmek üzere otelden ayrıldık. 250 km’lik yolumuz var. Bölge şartlarında asgari 5 saatlik yol…  Bir geliş, bir gidişli yol Türkiye’nin 20 yıl öncesini hatırlatıyor. Hatta 30-40…

Yollar hem dar hem bozuk. Mecburiyetten 50-60 kilometre arayla mola veriliyor. Molalar sadece dinlenmek için değil, aynı zamanda alışveriş yapmak için de… Mola yerlerinde kafeler, hediyelik eşya dükkanları ve restoranlar mevcut. Her molada yerlilerle keyifli sohbetler ediyoruz.
Rehberimiz bir Masai Köyünü ziyaret edeceğimizi söyleyince meraklandık.  Kenya’nın kültürü, örfü sosyal yaşam biçimleri hakkında fikir sahibi olma şansına sahip olacaktık. Halkın nasıl yaşadığını görecektik. Köyün girişinde bizi Masai Köyü Kabile reisi karşıladı.

Çevresinde 15-20 kişi daha vardı. Yöresel giysiler içinde ziyaretimizden duydukları memnuniyeti ifade ediyorlardı. Kabile reisi kendini tanıttı. Masai kabilesinde resi olmak için aslan öldürmek gerekiyormuş, kendisi bir aslan öldürerek reis olmuş. Reisin, öldürdüğü aslan sayısı kadar evlilik yapma hakkı varmış bölgede… Köyün önceki reisi babası imiş. Babası 92 yaşında. Hala yaşıyor ama yaşlılığından dolayı reisliği oğluna bırakmış. 15 aslan öldürdüğünden 15 defa evlenmiş ve bu evliliklerden 105 çocuğu olmuş. Bizi karşılayanlar grup haline zıplama yarışması yapmaya başladılar. Bizim de iştirak etmemizi istediler.  Kendilerinin ne kadar yükseğe zıpladıklarını göstermeye çalıştılar. Aslan kafasının derisini giyerek gösteri yaptılar.  Aslan kafalarıyla fotoğraflar çektik.

Akabinde bizi evlerine davet ettiler. Kapısı olmayan bir yerden geçince içeride üç beş kulübenin sıralandığı ortadaki boşluğa, avluya girdik. Avlu içinde 9 profesyonel kadın sıra oluşturup kora halinde şarkılar söyleyerek bizlere hoş geldiniz dediler. Evlerin birisine girdik. Penceresi olmayan kerpiç yapı karanlık, ürkütücü ve havasızdı.

On metre karenin altındaki evde elektrik ve su yoktu. Avlu içinde 30-40 kadar çocuk vardı. Çocuklar perişan vaziyette toz toprak içerisinde yaşamaya çalışıyorlardı. Avlunun bir bölümünde el işi hediyelik basit eşyalar vardı. Alış veriş için oraya davet ettiler. Fiyatlar uçuktu. Basit bir kolye için 15 dolar istiyorlardı.

Bir grup, ateşi nasıl yaktıklarını göstermek istedi. Yöresel ağaç dallarını hızla birbirlerine sürterek kıvılcım çıkardılar ve bu kıvılcımı fil dışkısı içine koyarak alevli ateş oluşturdular. Sonrasında çocuklar ve köylülerle fotoğraf çektirdik. Köylülerle vedalaşıp Nairobi’ye gitmek üzere yola devam ettik.

Yol boyunca ilginç enstantaneler yakaladık.  Önümüzdeki bir aracı polis durdurmak istedi ama araç durmadı. Polis arkasından koşarak araca copuyla vurmaya başladı. Sürücü gaza basarak yola devam etti.  Bir minibüsün tavanına asılı onlarca tavuk gördük. Tavukları ayaklarından minibüsün tavanına bağlamışlar. Tavuklar çırpınıyor.  Minibüs polisi görünce U dönüşü yaparak kaçmaya başladı. Belli ki sıkıntılı bir durum var minibüste…

Yollar toz-toprak ve tehlikeli. İnsanlar o tozların içerisinde yürüyorlar. Nairobi başkent tabi. Bir miktar gelişmiş ama yine de Türkiye ve Avrupa ile kıyaslanamaz. Başkentteki gezimize, panoramik şehir turu ile başladık. Nairobi’nin en lüks ve en meşhur  restoranı  ‘Carnivore’. Burada timsah eti bulmak dahi mümkün. 

Herkes hangi hayvanın etini seviyorsa ondan alıp yiyor. Ancak etler yenecek gibi değil. Yemek molasından sonra şehri ve insanları tanımaya çalışıyoruz.  Otele geldiğimizde hava çoktan kararmıştı.  Oteller çok korunaklı, güvenlik üst düzeyde… Ellerimizi yıkamadan ve tüm eşyalarımızı XRAY cihazından geçirmeden otele giremedik. Otelimiz dünya standartlarında lüks bir otel…

Kenya’da kaldığımız süre içinde el ele tutuşan tek bir çift görmedik. Giyim kuşamlarında dekolteye rastlamak mümkün değil. Ülkede bir şey dikkatimizden kaçmıyor. İnsanlar çok sakin. Telaş ve stres yok gibi… Şehirlerarası yollarda dahi çokça yürüyen insanlara rastladık. Ülke insanı çok fakir. İngilizler buraya da kültürlerini taşımayı ihmal etmemişler. Kenya’da tuvaletlerde su yok. Tıpkı Avrupa’dakiler gibi..

Sabah kahvaltıdan sonra otelden ayrılıyoruz.  Kenya Hava Yollarına ait bit uçakla Tanzanya’nın özerk adası Zanzibar’a gideceğiz. İki saatlik bir uçak yolculuğu bizi bekliyor.

ZANZİBAR’DA GÖRÜŞMEK ÜZERE…
 
 

Konya'dan Kenya'ya videosunu izlemek için tıklayınız