TARİHTE TÜRK-ÇİN İLİŞKİLERİ

Türk – Çin ilişkilerinin başlangıç tarihi , milattan önceki yıllara kadar uzanmaktadır.  M.Ö 214 yılında Büyük Hun Devleti’nin başına geçen Mete Han, Çin İmparatorluğu ile yaptığı savaşlar sonunda, bu devleti yıllık vergiye bağladı. Mete Han’ın oğlu Kiyok, M.Ö. 166’da Çin’e girerek başkent  (Çang-an) yakınındaki imparatorluk sarayını yaktı. Fakat Mete ve Kiyok’tan sonra Hun Devleti’nin başına geçen hükümdarlar, Çin’in yıkıcı faaaliyetlerini önleyemediler. Çin, her dönemde Hun devletini bölme ve yıkma faaliyetlerini devam ettirdi. Çin’in bu konuda faaliyetleri genellikle Hunları içten çökertmek şeklinde oldu. Çin’in kışkırtmaları sonucu çıkan taht kavgaları, Büyük Hun Devleti’nin M.S. 48’de ayrılmasına sebep oldu. Türkler geniş topraklara ve kalabalık bir nüfusa sahip olan Çin’i fethetmenin Çin kültürü içinde eriyip yok olmakla sonuçlanacağını bildikleri için Çin’i fethetmemiş, vergi alıp baskı altında tutmaya çalışmışlardır. Hunlann yıkılmasından sonra, Orta Asya, Çin hâkimiyeti altına girmişti. Bu durum, Göktürk Devleti'nin kurulmasına kadar devam etti. Mukan Kağan (553-572) zamanında Göktürkler, Çin üzerinde baskı kurdular. Bu dönemde on bin kadar Türk tüccarı, Çin şehirlerine yerleşti. Tapo Kağan'ın ölümüne kadar, Çin üzerindeki Göktürk baskısı devam etti. Çin'in kışkırtmaları sonucu, Göktürkler, 582 yılında Doğu ve Batı Göktürkler olarak ikiye ayrıldılar. Doğu Göktürkler, 585 yılında Çin hâkimiyeti altına girmek zorunda kaldılar. Çin, bu dönemde, çeşitli yollarla Türkleri, Çinlileştirmeye çalıştı. Şipi Kağan (609-619) zamanında Doğu Göktürkler, yeniden eski güçlerine kavuştular. Çin'e her yıl ödenen vergiler kesildi. Çin imparatoru yenilgiye uğratıldı. Kağan'ın, son seferinde tutsak düşmesi sonucu, Doğu Göktürk Devleti sona erdi (630). Bundan sonra elli yıl süren Çin hâkimiyeti başladı.

 

 

 

Çin egemenliği altında geçen yıllar içinde, zaman zaman birçok ayaklanmalar çıktı. Bu ayaklanmaların en önemlisi, 639 yılında Kürşad'ın, Çin sarayına düzenlediği baskın olmuştur. Çin, Doğu Göktürklerden sonra, 659 yılında Batı Göktürk Devleti'ni de egemenlik altına aldı. Göktürklerin, Çin hâkimiyetinden kurtulmak için başlattığı ayaklanmalar, 682 yılında Kutluk'un liderliğinde başarıya ulaştı. Kutluk (İlteriş) Kağan, Göktürk Devleti'ni yeniden kurunca, ilk olarak, Çin'e karşı harekete geçti. Kutluk Kağan, biliyordu ki, Çin üzerinde baskı kurulmazsa, Göktürklerin güvenlikte olması ve güçlenmesi mümkün değildi. Kutluk Kağan, Çin üzerine pek çok sefer düzenledi. Kutluk Kağan'dan sonra yerine geçen kardeşi Kapgan Kağan zamanında, Göktürklerin temel hedeflerinden biri de, Çin'i sürekli baskı altında tutmak oldu. Bu dönemde düzenlenen seferlerle Çin, baskı altına alındı.  Çin'in kışkırtmaları sonucu Türk boyları, Göktürklere karşı ayaklandılar. Bilge Kağan döneminde, ünlü devlet adamı Tonyukuk'un önerileri doğrultusunda, Çin'e karşı dikkatli bir siyaset izlenmeye başlandı. Bilge Kağan, kışkırtıcı faaliyetlerini sürdüren Çin'i cezalandırmak amacıyla sefere çıktı ve Çin, yenilgiye uğratıldı (720). Bundan sonra iki devlet arasındaki ilişkiler, Göktürklerin yıkılışına kadar barış içinde geçti ve ticarî ilişkiler arttı.  744 yılında Göktürk hâkimiyetine son veren Uygurlar, tarihî Türk merkezi olan Ötüken'de bir devlet kurdular. Çin'e karşı askerî seferlere devam edilmekle beraber, bu ülkeyle daha çok, ticarî ilişkilerin gelişmesine önem verildi. Çin, 751 yılında Talaş Savaşı'nda yenilgiye uğrayınca, Orta Asya'dan çekilmek zorunda kalmıştı. Çin'in, Orta Asya'dan geri çekilmesi sonucu, Tarım havzası, Uygurların eline geçti. Talas yenilgisinden sonra, Çin'de iç ayaklanmalar çıktı. Güç durumda kalan Çin imparatoru, Uygur kağanı Moyunçor'dan yardım istemek zorunda kaldı. Moyunçor, 757 yılında Çin'e bir sefer düzenleyerek, imparatora yardımda bulundu. Bunun sonucu olarak Çin, Uygurlara yıllık vergi ödemeyi kabul etti.  Bögü Kağan (759-779) zamanında Çin'de Türk nüfuzu arttı ve birçok Çin şehrinde Uygurlar, serbestçe ticaret yapmaya başladılar. Bögü Kağan, Çin'de yeniden karışıklıklar çıkınca, Çin'i istilâ etmek amacıyla harekete geçti. Ancak, yeğeni Bağa Tarkan tarafından öldürülünce, Çin seferi gerçekleşmedi. Bağa Tarkan (779-789) zamanında, Uygurların Çin'e karşı tutumu değişti. Uygur tüccarlarına Çin'de yeniden ticaret yapma imkânını hazırladı. 840 yılında Kırgızların saldırısı sonucu Uygur Devleti yıkıldı. Uygurların büyük bir kısmı, güneye ve batıya doğru göç ettiler. Güneye göç eden Uygurlar, Çin'in Kansu bölgesine yerleştiler. Kansu bölgesine yerleşen Uygurlar, Çin ile daha çok ticarî ilişkilerde bulundular. Uygurların bu bölgedeki siyasî varlıkları, Moğol hâkimiyeti altına girinceye kadar devam etti. Sarı Uygurlar olarak da bilinen Kansu bölgesi Uygurları, günümüzde, Batı Çin'de yaşamaktadırlar. Kırgızların saldırısı sonucu batıya göç eden Uygurların bir kısmı, Doğu Türkistan'a yerleştiler ve burada bir devlet kurdular. Çin, Tibetlilerin saldırısına karşı bir güvence olarak gördüğü bu Uygur Devleti'ni tanıdı ve topraklarını genişletmesine karşı çıkmadı. Daha sonra Müslüman olan Uygurlar, İslâmiyetin Çin'de yayılmasına çalıştılar. Doğu Türkistan Uygurları, günümüzde Çin yönetimi altındaki Uygur özerk bölgesinde yaşamaktadırlar .

 

 

 

 

Türklerin  tarihte en çok ilişki kurduğu devlet Çin’dir. Çinliler,Türk akınlarını durdurmak için Çin seddini yapmışlardır (MÖ. 214). Çinlilerle Türkler arasındaki ilk antlaşma Hunlar döneminde MÖ.198 yılında yapılmıştır.  Çinliler ata binmeyi,süvari birliklerini, ceket ve pantolonu Türklerden öğrenmişlerdir.  Askerlik alanında , Devlet Teşkilatında , At kültüründe,  Gök Tanrı inancıyla... Çinlileri etkilemişlerdir.  Tarım ve yerleşik kültür , Felsefe( Taoizm, Konfiçyüs ve Budizm) Giyim ... konularında da Çinliler Türkleri etkilemişlerdir.                        

 

 


                  Günümüzde Çin deki %2 müslüman  nüfusun büyük çoğunluğunu Uygur Türkleri oluşturmaktadırlar.Uygurlar özerk bölgede, yaşamlarını ,binbir güçlükle devam ettirmeye çalışmaktadırlar.Bizim seyahatimizde maalesef bu bölge yoktu. Ama gezdiğimiz her yerde bir uygur kardeşimizi aradı gözlerimiz.2009 da Özerk bölgenin başkenti Urumiçi nde çıkan olaylarda sayıları ihtilaflı olmakla birlikte yüzlerce uygur çin güvenlik güçlerince şehit edildi.